Oca 09, 2023
VEKALET SÖZLEŞMESİ VE VEKALETİN KÖTÜYE KULLANILMASI
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 502: "Vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir."
Vekalet akdi; vekile, vekil eden kişinin yararına ve iradesine uygun davranma yükümlülüğü yükler. Vekalet görevinin kötüye kullanılması; vekilin vekalet ilişkisi çerçevesinde üstlendiği iş ve hizmetleri sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı yapması, vekil edeni zararlandırıcı davranışlarla zarara uğratması anlamına gelir (BK m.506). Örneğin vekile belirli bir meblağ para ile konusu belirli bir hukuki işlemin yerine getirilmesine istinaden anlaşılmışsa veya taşınmazın güncel piyasa değeri üzerinden satışına ilişkin olarak vekalet yetkisi verilmiş olması halinde, vekilin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan görevlerini sadakat ve özen yükümlülüklerine aykırı olarak yerine getirmesi sonucunda vekil edeni zarara uğratması vekaletin kötüye kullanılması anlamına gelecektir.
Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa bile vekil her zaman vekalet verenin iradesine ve çıkarlarına uygun hareket etme yükümlülüğü altındadır (Yargıtay 1. HD-Karar: 2016/2002).
Vekalet görevinin kötüye kullanılmış olması halinde vekilin şahsi sorumluluğuna gidilebileceği gibi diğer şartların varlığı halinde tapu iptali ve tescil davası da gündeme gelebilir. Ayrıca vekilin davranışlarının Türk Ceza Kanunumuzdaki ve diğer ilgili kanunlardaki dolandırıcılık ve/veya güveni kötüye kullanma gibi suçların tipiklik şartlarına sahip olması halinde, söz konusu bu davranışlara ilişkin olarak suç duyurusunda da bulunulabilir ve ceza hukukuna ilişkin süreç başlatılabilir.
VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI NEDENİ İLE TAPU İPTAL VE TESCİL
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin olarak vekaletname verilmiş olması ve bu vekaletnamenin kötüye kullanılması sonucunda tapuda yolsuz tescile neden olunmuş olması halinde söz konusu olmaktadır. Bu şekilde zarara uğrayan ve vekili bu işleme ilişkin vekil etmiş olan malik veya vekil eden malik vefat etmişse onun mirasçıları tarafından tapudaki yolsuz tescil işleminin iptali ile taşınmazın kendileri üzerine tescilini talepli olarak tapu iptali ve tescil davası açılması gerekebilecektir.
Hatta Yargıtay´ın yerleşik içtihatlarına göre malik tarafından vekilin söz konusu taşınmazın satışına ilişkin olarak dilediği bedelle ve dilediği kimselere satış yapabileceği ifadeleri yer alıyor olsa dahi, vekil Türk Medeni Kanunumuzun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına ve sadakat ile özen yükümlülüğüne aykırı hareket edemez ve makul sayılabilecek ölçüler dışına çıkmak suretiyle satış yapamaz.
DAVANIN TARAFLARI
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını, vekil eden veya onun mirasçıları; vekile ve vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde olan veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilen üçüncü kişilere karşı açar.
ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu nedenle işbu davalar her zaman açılabilmektedir. (Y.1. HD. 2004/14912 E., 2005/715 K.02.02.2005 T.)
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili yer mahkemesi ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASINDA İSPAT
Vekalet görevinin kötüye kullanılması davasında ispat yükü, bu dava sonucunda hukuki menfaat elde edecek olan davacı üzerindedir. Bu davada davacı sıfatına sahip olan vekil eden veya onun mirasçıları: tanık beyanı, tapu kayıtları, banka hesap dökümleri, keşif, bilirkişi raporu, uzman görüşü, e-posta ve mesajlaşma ekran görüntüleri gibi bir çok delilden yararlanabilir.
Vekilin ve üçüncü kişinin dürüstlüğe aykırı ve kötüniyetli tutumunun tespitinde en önemli hususlar, Türk Medeni Kanunumuzun 2. ve 3. maddelerinde yer alan dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması yasağı ve iyiniyet kuralına ilişkin tespitlerin sağlanmasıdır. Bu anlamda vekil, kendisine vekalet yetkisi verilmiş olan alanda çalışmalar gerçekleştiren basiretli bir kişinin davranışlarını sergilemeli, özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmamalıdır. Aynı şekilde üçüncü kişi de vekilin kötüniyetli olduğunu ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlarda bulunduğunu biliyor olmamalı ve bilebilecek durumda da olmamalıdır.
VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI HALİNDE İYİNİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN DURUMU
Vekil ile işlem yapan üçüncü kişi, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyorsa veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bu durumu bilmesine olanak yoksa, üçüncü kişinin iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Her somut olayın özelinde tanık beyanı, e-posta yazışmaları, mesajlaşma ekran görüntüleri vb. deliller kullanılabilir. Taşınmaz devrine ilişkin sözleşme incelenebilir ve keşif yapılması ile bilirkişi raporlarının tanzimi akabinde gerçek bedel ile sözleşmede yer alan ivaz arasında makul olmayacak ölçüde bir değer farklılığı bulunup bulunmadığı anlaşılabilir.
Üçüncü kişinin iyiniyetli veya kötüniyetli olduğu hususuna ilişkin olarak davayı incelemekte olan hakimin karar verebilmesine imkan sağlayan somut hususlar ortaya çıkarılabilir. Yapılan inceleme akabinde üçüncü kişinin iyiniyetli olduğunun tespiti halde Türk Medeni Kanunumuzun 2, 3 ve 1023. maddeleri gereği iyiniyetli üçüncü kişinin kazanımı korunur; dolayısıyla tapu iptali ve tescil davası reddedilir. Ancak üçüncü kişiye karşı açılmış olan tapu iptali ve tescil davası ile birlikte vekilin şahsi sorumluluğuna gidilmiş ve davalı olarak kendisine husumet yöneltilmiş olan vekilin, vekalet görevini kötüye kullanmış olduğu hususu da tespit edilmişse; iyiniyetli olduğu tespit edilen üçüncü kişi yükümlülükten kurtulsa dahi vekil açısından vekil edenin uğradığı zararı giderme yükümlülüğü söz konusu olur.
VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI HALİNDE KÖTÜNİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN DURUMU
Vekil ile işlem yapmış olan üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunun tespiti halinde tapu iptali ve tescil talebinin kabulü gerekir. Yapılan incelemeler sonucunda değerler arasında makul olabilecek ölçülerin üzerinde farklılıklar bulunması halinde üçüncü kişi söz konusu değer farklılığa ilişkin olarak makul ve hukuka uygun bir açıklamada bulunamıyor ve beyanlarını ispat edemiyorsa kötüniyetli olduğu ortaya çıkmış olur.
Size ulaşabilmemiz için lütfen aşağıdaki formu eksiksiz olarak doldurun.