5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NDA ERTELEME

Ara 16, 2020

Erteleme; faili kısmen veya tamamen işlediği suçun hukuki sonuçlarından kurtarmak ve belirli bir süre içinde kendisine verilen yükümlülükleri yerine getirdiği ve özellikle de yeni bir suç işlemediği takdirde cezanın yerine getirilmeyeceği konusunda ona güvence vermektir. Burada hükümlü eğer belli bir süre içinde iyi hal gösterirse, cezanın infazından kurtulabilmektedir. Bu kapsamda, failin cezadan kurtulması; kamu davasının açılması, kovuşturma, karar ve infaz aşamalarında gerçekleşebilmektedir.  Bizim ceza sistemimiz açısından erteleme (tecil), işlediği suçtan dolayı mahkum edilen suçluya ait cezanın yerine getirilmesinin belirli bir süre geri bırakılmasına ilişkin kararı ifade etmektedir. 5237 sayılı  TCK açısından erteleme, ancak karar aşamasında mümkün olmakta ise de; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”nı da düzenlemiştir.

5237 sayılı TCK’nın getirdiği sistemde, erteleme açısından işlenen suç göz önünde bulundurulmamış, sadece mahkum olunan cezanın türü ve miktarı dikkate alınmıştır. Bu düzenlemede, erteleme, bir koşullu af olmaktan çıkarılıp, ceza infaz kurumu haline getirilmiş ve erteleme sadece hapis cezası bakımından öngörülmüştür.

Ertelemede denetim süresi içerisinde hükümlü bakımından söz konusu olabilecek yükümlülükler açısından da bazı yenilikler getirilmiştir. Örneğin erteleme sadece mağdurun değil, kamunun uğradığı zararın da tamamen tazmini koşuluna bağlanabilir hale getirilmiştir.

5237 sayılı TCK’nın getirdiği sistemde, erteleme açısından işlenen suç göz önünde bulundurulmamış, sadece mahkum olunan cezanın türü ve miktarı dikkate alınmıştır. Bu düzenlemede, erteleme, bir koşullu af olmaktan çıkarılıp, ceza infaz kurumu haline getirilmiş ve erteleme sadece hapis cezası bakımından öngörülmüştür.

ERTELEMENİN ÇEŞİTLERİ

Erteleme, hükmolunduğu aşamaya göre, yeni bir suç işlenmemesi durumunda kamu davasının açılmamasını, duruşmanın yapılmamasını, mahkumiyet kararı verilmemesini; hüküm verilmiş ise de, mahkumiyetin meydana gelmemiş sayılmasını sağlamaktadır.

Erteleme kurumunun genel tanımından da anlaşılacağı üzere, bu kavramın, “kamu davası açılmasının ertelenmesi”, “duruşmanın ertelenmesi”, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)” ve “cezaların infazının ertelenmesi” olmak üzere farklı biçimde uygulamaları bulunmaktadır.

1.KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ

     Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin düzenleme CMK‘nın 171/2 vd. fıkralarında yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca adli geçmişi, şahsi durumu, işlediği iddia olunan suçun önemi nazara alınan şüphelinin öngörülen bazı mükellefiyetleri de yerine getirmesi koşuluyla hakkındaki kamu davasının açılmasından vazgeçilmekte, erteleme süresi iyi hal ile geçirildiğinde ‘’kovuşturmaya yer olmadığı kararı ‘’ verilmekte, aksi takdirde iddianame tanzim edilerek, kamu davası açılmaktadır.

2.DURUŞMANIN ERTELENMESİ

Hukukumuzda yer verilmeyen bir erteleme çeşididir; duruşmanın ertelenmesi. Bu sistemde; açılmış olan kamu davasının, mahkeme tarafından saptanan bir deneme süresinin sonuna kadar geri bırakılması söz konusudur. Deneme süresinin iyi hal ile geçirilmesi ve bu süre içinde yüklenen yükümlülüklere uyulması, açılan davanın duruşmasının yapılmaması ve dolayısıyla ceza kovuşturmasının sona ermesi sonucunu doğurur.

3.HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

      Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, duruşması yapılan fail hakkında verilecek hükmün belirli şartlarla geri bırakılmasıdır. HAGB, tatbikatta çeşitli biçimlerde tatbik edilmektedir. Genellikle suçluluğun tespitinden sonra verilecek hüküm ertelendiği gibi, bazen de sanığın suçu kabul etmesiyle suçluluk henüz tespit edilmeden hükmün geri bırakılmasına karar verilmektedir. Ertelemenin bu şeklinde, sanık hakkında verilecek karar, belli bir müddetle ve bu müddet içerisinde onun iyi hal göstermesi koşuluyla tecil edilmektedir. Öngörülen deneme süresi içerisinde gözetim altına alınan suçlu, hakimin yükleyebileceği özel yükümlülüklere de uymak zorundadır. Deneme süresini iyi hal ile geçiren veya uymaya zorunlu tutulduğu yükümlülükleri yerine getiren cezadan kurtulabilmekte, aksi takdirde hükmün verilmesi ile infaza geçilmektedir.

4.HAPİS CEZASININ İNFAZININ ERTELENMESİ

      Cezaların infazının ertelenmesinde de, sanık hakkında verilen cezanın infazı belirli bir süre ile ertelenmekte, öngörülen sürenin iyi halli olarak geçirilmesi durumunda da mahkum olunan ceza infaz edilmiş ya da mahkumiyet esasen vaki olmamış kabul edilmektedir. 5237 sayılı TCK, yukarıda incelenen dört erteleme çeşidinden biri olan “cezaların infazının ertelenmesini’’ düzenlemekle beraber, öngörülen deneme süresinin iyi halli olarak geçirilmesine bağlanan hukuki sonucu “cezanın infaz edilmiş sayılması” olarak kabul etmiştir.

ERTELEMENİN KOŞULLARI

 Ertelemenin koşullarını ön ve munzam koşullar olarak ikiye ayırmak mümkündür.

1.ÖN KOŞULLAR

     5237 sayılı TCK’nın 51’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde ön koşullar tadat edilmiştir. Buna göre;

a.      Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması gerekir. (failin geçmişine ilişkin koşul)

Buna göre cezaların ertelenebilmesi için failin daha önce suç işlememiş olması veya işlese dahi, bu suçun kasıtlı bir suç olmaması, eğer kasıtlı bir suç işlemişse de bundan dolayı verilen mahkumiyetin (hapis cezasının) süresinin üç aydan fazla olmaması gerekir (5237 sayılı TCK md.51/1-a). Daha önceden mahkum olunan üç aydan fazla süreli hapis cezasının, ertelemeye engel teşkil edebilmesi için kesinleşmiş olması yeterli olup, bu cezanın infaz edilmiş olması aranmaz.

b.      Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.

Bu özelliği itibariyle erteleme, diğer koşullar gerçekleşse bile hakimin takdirine bağlı bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakim, bu kanaate sanığın yargılama süreci içerisinde gösterdiği pişmanlıkla ulaşacaktır. Bu kanaate başka kriterlerle ulaşmak doğru değildir. Bu durumda, sanığın duruşmalarda düzenli olarak bulunması ve yargılamalarda aynı hâkimin görev yapması çok önemlidir.

       c. Mahkum olunan suçun muayyen bir haddi geçmemesi

5237 sayılı TCK’nın 51/1’inci maddesine göre işlenen suça ait mahkûmiyetin iki yıl veya daha az süreyle hapis cezası olması gerekir.

Bu sürenin üst sınırı “yaş ölçütü” tatbik olunarak;

aa. Fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmayanlar,

bb. Fiili işlediği sırada altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından üç yıl olarak belirlenmiştir.

Failin aynı hükümle birden çok suçtan mahkum edilmiş olması durumunda, toplanmış cezaların ertelenmesi olanağının bulunup bulunmadığı konusu tartışmalıdır. Yargıtay’ın eski TCK döneminde ki kararlarına göre, yasal erteleme sınırını aşan toplam cezaların ertelenemeyeceği, ancak, cezaların toplanması (içtimaı) durumunda ancak toplam ceza erteleme sınırını aşmıyorsa erteleme kararı verilebilecektir.

2. HAKİM TARAFINDAN TAKDİR OLUNACAK MUNZAM KOŞULLAR

     5237 sayılı TCK md. 51/1’e göre, cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hakim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir (5237 sayılı TCK md. 51/2). Ertelemenin bu şekilde bir koşula bağlanması hakimin takdirine bağlıdır.

Burada tazmini bahse konu olan zararları, maddi ve manevi tüm zararlar şeklinde geniş anlamda yorumlamak gerekir. Hapis cezası, işlenen suçtan dolayı gerçek veya tüzel kişi mağdurun veya kamunun uğradığı zararların tümünün tazmin suretiyle giderilmesi koşuluyla ertelenebilir. Bu nedenle uğranılan zararın kısmen tazmini durumunda, bu koşul gerçekleşmiş kabul edilemez ve hapis cezasının ertelenmesine de karar verilemez. Ayrıca somut olayda, aynen iade veya suçtan önceki hale getirme mümkün ise, öncelikle bu durumun dikkate alınması, aksi halde son çare olarak tazmine yer verilmesi uygun olacaktır.

ERTELEME KARARI

     Erteleme kararı ilk derece mahkemesi (esas mahkemesi) tarafından ve mahkumiyet kararı ile birlikte verilir. Erteleme kararının verilebilmesi için, bu konuda bir talebin bulunması gerekli değildir. Sanığın ertelemeyi kabul etmeme hakkı bulunmamaktadır. Hakimin erteleme kararını doğrudan vermesi mümkündür. Ancak, her ne şekilde verilirse verilsin ertelemenin gerekçesinin kararda gösterilmesi zorunludur. Aynı şekilde, erteleme kararının verilmemesi halinde de gerekçe gösterilmesi gerekir. Bu gerekçenin salt kanun metninin tekrarı şeklinde olmaması gerekir. Sanığın ertelemeden feragat yetkisi bulunmamaktadır. Erteleme kararının verilebilmesi için sanığın mahkemede hazır bulunması şart değildir.Erteleme kararının verilmesi suretiyle, bu cezanın infaz kurumunda çekilmesine engel olunur ve kişinin tutukluluğu halinde derhal serbest bırakılması sağlanır. Hükümlünün tahliyesi için erteleme kararının kesinleşmesine gerek yoktur. 

*Bu yazı 2017-Hatay Barosu Başkanlığı Avukatlık Stajı Bireysel Çalışma Raporu

Stj. Av. Hatice Kübra KARADENİZ’in ‘TÜRK CEZA KANUNU’NDA ERTELEME KURUMU’ adlı tezinden alıntılanmıştır. Telif hakkı da ona aittir.

Ortak2
Ortak3

İLETİŞİM

Size ulaşabilmemiz için lütfen aşağıdaki formu eksiksiz olarak doldurun.